loader
Kent Müzesi’nden Haberiniz Var mı?

Kent Müzesi’nden Haberiniz Var mı?

GeçtiÄŸimiz yüzyılın, son on yılında, Antalya dışarıdan göç almaya baÅŸladı. Özellikle, Ankara, İstanbul baÅŸta olmak üzere büyük kentlerden birçok insan yeni bir yaÅŸam kurma hayalleriyle Antalya’ya gelmeye baÅŸladı. Büyük kentlerde edindikleri kültür alışkanlıklarından olan Tiyatro, Opera, Bale gibi etkinliklerin ihtiyacını hissetmeye baÅŸladılar. Bir yandan da Antalya’da aynı ihtiyaç içinde olan insanlarla bu istek buluÅŸtu ve kente bazı kültür sanat kurumlarının hayata geçirilmesi için mücadele vermeye baÅŸladılar. Kentte oluÅŸan bu atmosfer, Antalya Devlet Tiyatrosu baÅŸta olmak üzere, Devlet Senfoni, Opera, Bale gibi kurumların kentimize gelmesini saÄŸladı. Tabii ki, Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın yönetimindeki Antalya Kültür Merkezi de bu kurumların iÅŸlevlerini yerine getirmesinde salonlarını açarak bir çekim merkezi yaratmaya baÅŸladı. Bütün bu anlattığım geliÅŸmeler insanların israrcı tavırları sonunda oluÅŸtu.

2000’li yıllara temel kültür sanat kurumlarıyla girdi Antalya. Belki bu sadece Antalya’ya özgü bir geliÅŸme de deÄŸildi. Anadolu’da ki bir çok kentin uyanış yılları oldu 90’lar.

2000’li yıllarla birlikte kimlik, bellek, tarih, sivil tarih, bireysel tarih, sözlü tarih gibi kavramlar yaÅŸamımıza girmeye baÅŸladı. Bu kavramlar aynı zamanda kentlerinde tarihsel geçmiÅŸini, belleÄŸini oluÅŸturma çabalarını gündeme getirdi. Avrupa’da çoktan kurulmuÅŸ olan Kent Müzeleri, bizim kentlerimizin de ihtiyacı haline gelmeye baÅŸladı. Bu ihtiyaç, Antalya’da Kent Müzesi GiriÅŸimcileri DerneÄŸi’nin kurulmasına neden oldu. Bu dernek kurma çalışmaları, hatırladığım kadarıyla, biraz da herkese açıkça ilan edilmeden, bir avuç insan tarafından gerçekleÅŸtirildi. OluÅŸturulan Dernek, içine kapanık ve kentliyle buluÅŸamayan bir yapıdaydı. KuruluÅŸ aÅŸamasında yer alan bir çok deÄŸerli insan daha sonra Dernek’le baÄŸlarını kopardılar. Kapanma aÅŸamasına gelen Dernek, kentimizde sivil tarihçi iÅŸlevini yerine getiren Hüseyin Çimrin’in çabalarıyla ayakta kalabildi. Çimrin, dernek yönetimini ÅŸimdiki baÅŸkan Gülser Öztunalı Kayır’a bıraktı. Böylece yeni bir oluÅŸum ve heyecanla çalışmalara baÅŸlandı.

Yeni Yönetim Kurulu, bu heyecanını Antalya BüyükÅŸehir Belediyesi ve Tarih Vakfı’yla iÅŸbirliÄŸine giderek somutlaÅŸtırdı. Bunun sonucu 03 Ocak 2006 tarihinde Antalya’da, Tarih Vakfı’ndan Orhan Silier’in baÅŸkanlık ettiÄŸi bir buluÅŸma gerçekleÅŸtirildi. Katılımcıların, bir Kent Müzesi’nden beklentilerini dile getirdikleri bu buluÅŸma oldukça önemliydi. Toplantıda, Nisan ayı içerisinde Kent Müzesi’ne yönelik bir Sempozyum’un yapılacağı duyurulmuÅŸtu.
Çok kısa süre içerisinde, sözü edilen Sempozyum Tarih Vakfı tarafından hayata geçirildi. Sempozyum’un kotarılması, aynı zamanda ileriye yönelik bir oluÅŸumun da habercisiydi. Etkinlik, Tarih Vakfı, Antalya BüyükÅŸehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı iÅŸbirliÄŸiyle yapıldı.

İki gün süren Sempozyum’da Kent Müzesi olgusu yurtdışından ve içinden gelen konuÅŸmacılar tarafından farklı yönleriyle ele alındı.

Liverpool, Ruhrland ve Kudüs Kent Müzesi yöneticilerinden, bu müzelerin tarihçesini, mimari yapılarını, müzelerin içeriÄŸini dinleme fırsatı bulduk. Liverpool Müzesi’nden Sharon Granville, Liverppol Kent Müzesi’nin içeriÄŸini baÅŸlıca dört bölümde ele aldıklarını dile getirdi, Liman kenti, küresel kent, yaratıcı kent ve geliÅŸen kent olgularının kent müzesine yansımalarını görsel olarak da izleyicilere gösterdi. Yaratıcı ÅŸehir bölümünde,1960’lı yıllara damgasını vurmuÅŸ, Beatles grubunun kent tarihindeki yeri de canlandırılmıştı. Ayrıca, Kent Müzelerinin canlılığı için halkla bağının güçlü olması üzerinde durdu.

Kudüs Müzesi’nden Ady Semel, “Kudüs Kent Tarihi Müzesi’nin Yönetiminde Kışkırtıcı ve Barış SaÄŸlayıcı DüÅŸünceler” baÅŸlıklı konuÅŸmasında, kentin tarihi geçmiÅŸini anlatırken, semavi dinlerin çıkış noktası olması açısından Kudüs’ün önemini vurguladı. Kentin, çok katmanlı ve çok kültürlü yapısını orada da hissettik. Plastik sanatların, yeme içme kültürünün de bir Kent Müzesi çatısı altında ele alınabileceÄŸini yansıtan konuÅŸmasına tanık olduk. ÖrneÄŸin, 1914-20’ler’de Kudüs sokaklarının yansıtıldığı fotoÄŸraf çok etkileyiciydi. GeniÅŸ sokakta, bir yanda otomobil, diÄŸer yanda ise hindi sürüleri aynı yolu kullanıyorlardı. Arka fonda, kentin saÄŸlam mimari yapısını görüyorsunuz. Süreli sergilerin yanı sıra geçici sergilerin yapılmasının halkın katılımı açısından önemli olduÄŸunun altı çizildi. KonuÅŸmanın baÅŸlığından da anlaşılacağı gibi, Semel, kültürlerin çok da farklı olmadığından yola çıkarak, bugünkü İsrail-Filistin sorununa da göndermede bulundu.

Gelecek haftaki yazımda da Sempozyum izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

HerÅŸeyin baÅŸ döndürücü hızla geliÅŸtiÄŸi iletiÅŸim çağında bir gün önce yaÅŸadıklarımızı hatırlamak gittikçe zorlaşıyor. Zamanı yakalamak, olanları kaçırmamak için yoÄŸun bir çaba içerisindeyiz. Bu baÄŸlamda, iki hafta önce yapılmış olan “Antalya Kent Müzesini Kuruyor” baÅŸlıklı Uluslararası Sempozyum çoktan geçmiÅŸin sayfaları arasına girdi bile. O gün, orada konuÅŸulanları, devam eden bu yazı sayesinde yeniden anımsama olanağı bulabilirsininiz.

Åžimdi 21 Nisan 2006 tarihine dönüyor ve yazıma devam ediyorum.

“Türkiye’deki Kent Müzeleri –Deneyimler” baÅŸlıklı oturumda Kayseri Kent Müzesi Yöneticisi Mehmet KarakaÅŸ’tan, Müze’nin kuruluÅŸunda iÅŸadamı Kadir Has’ın önemli desteÄŸinin olduÄŸunu öÄŸrendik. Kayseri Kent Müzesi, modern mimarisiyle, kent kültürünün dijital ortamda aktarılarak verildiÄŸi bir mekana dönüÅŸtürülmüÅŸ. Mimar Sinan için ayrı bir bölüm oluÅŸturulmuÅŸ. İzleyiciler video gösterimleriyle onun eserleri hakkında bilgi edinebiliyorlarmış. İzmir Kent Müzesi’nden Fikret Yılmaz, İzmir’in tarihsel geçmiÅŸi içinde Levanten kültürünün varlığına dikkat çekti. ÖrneÄŸin, Bulgarca gazetenin bile çıkarılmış olduÄŸunu belirtti. İzmirlilerin ciddi anlamda kent müzesine bağış yaptıklarını, bu bağışların eski dönemlere ait fotoÄŸraf, kitap, dergi ve anı defterleri içerdiÄŸini söyledi.

Bursa Müzesi’nden Ahmet Erdönmez, 14 Åžubat 2004 yılında açılan Bursa Kent Müzesi’nde sürekli sergilerin yanı sıra geçici sergilerin önemini vurguladı. Yapılan geçici sergilerden bazılarının teması : “Osmanlıda Devlet Armaları”, Bursa Resimleri”, “Bursa’da Futbol Tarihi”,”Bursa’da Basın Tarihi”,”Bursalı Gelinin Çeyiz Sandığı” gibi. Müzenin mimari tasarımında engellilerin unutulmaması gerektiÄŸini, Pedogojik eÄŸitimin de çok önemli olduÄŸunu vurguladı Erdönmez. Bursa Kent Müzesi’nin, Avrupa Müzeler BirliÄŸi’ne üye olduÄŸunu da ekledi.

Tarih Vakfı’ndan Bülent Özden, “İstanbul Müzesi Projesi” için 1990’lı yıllardan günümüze kadar gerçekleÅŸtirdikleri etkinlikler hakkında bilgi verdi. Bu etkinliklerin yapıldığı Darphane-i Amire’nin 1995-1996 yıllarında yapılan 10 aylık bir çalışmanın sonucunda çöplük olmaktan kurtarılarak, sergi alanına dönüÅŸtürüldüÄŸünü belirtti. Bugüne kadar 549 etkinlik gerçekleÅŸtirmiÅŸler. Bunlardan bazıları;“ Dünya Kenti İstanbul”, “Anadoluda Konut ve YerleÅŸim”, “Hikayemi Dinler misin?” . İstanbul Müzesi için planlanan bazı ana bölümler ise ÅŸunlar : “ Kent Mekanının OluÅŸum ve DeÄŸiÅŸimi”,”Özel Alandaki DeÄŸiÅŸim”,”Bilgi Belge Merkezi”, “Sözlü Tarih Merkezi”, “AraÅŸtırma Merkezi”.

Üçüncü oturumun konu baÅŸlığı “ Antalya Kent Müzesi”ydi. Bu oturumda söz alan Sencer Åžahin, Kültürel Kimlik konusunu açımladı. Gülser Öztunalı Kayır ise Antalya Kent Müzesi GiriÅŸimcileri DerneÄŸi’nin kuruluÅŸ aÅŸamasından günümüze geçirdiÄŸi süreci ve bu süreçte yapılan etkinlikler hakkında bilgi verdi.
Aynı oturumda söz alan Hüseyin Çimrin, Antalya’nın son 40 – 50 yılda geçirdiÄŸi süreci anlattı. Antalya Kent Müzesi’nde bu kentin insanını görmek istediÄŸini, kente hizmeti olmuÅŸ kiÅŸilere yer verilmesini, onlara ait eÅŸyaların
konulması gerektiÄŸini söyledi. Belgesele dönüÅŸtürdüÄŸü, 29 Mart 2006’da gerçekleÅŸen GüneÅŸ Tutulması’nı izleyicilere sundu.

22 Nisan 2006 tarihinde Sempozyum’da, “ Kentli ve Kentle İletiÅŸim Açısından Kent Müzeleri” baÅŸlıklı dördüncü oturum, Yusuf Örnek’in baÅŸkanlığında gerçekleÅŸtirildi. Bu oturumda Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Fikret Yılmaz,
“Kentsel BelleÄŸin KurumsallaÅŸtırılması” adlı konuÅŸmasında, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde farklı kültürlerden eserler görmenin mümkün olduÄŸunu belirtti. Bu farklı kültürlere ait eserlerinde Roma dönemine kadar yer aldığını, ancak bizim müzelerimizde Bizans eserlerini görmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Ayrıca, “ Bizim hafızamız üç kuÅŸak öteye gitmez. Nereden geldiÄŸimizi bilmiyoruz. ÖrneÄŸin; Minkarizadeler beÅŸ kuÅŸaktır yaşıyor, fakat ÅŸimdi ,bugünkü devam eden aile nereden geldiÄŸini bilmiyor” dedi ve Kent müzelerinde kurgu olmadan bir ÅŸey anlatmanın mümkün olmadığını vurguladı..

Aynı oturumda söz alan Fransız Anadolu AraÅŸtırmaları Enstitüsü’nden Jean François Perouse, “ Kentsel Bellek Nedir, Ne İşe Yarar?” sorusunu açımlayan konuÅŸmasında, Kentsel belleÄŸin maddi olmayan bir ortak mirası oluÅŸturduÄŸuna dikkat çekti.” İstanbul Åžehri Gözlem Merkezi”nin amaçlarını , dökümantasyon ve kaynak oluÅŸturma, kitap ve belgeler, plan ve haritaların toplanması olduÄŸunu, ayrıca herkese açık ÅŸehir gezileri düzenleyerek, kentsel dönüÅŸüm politikalarını incelemeye çalıştıklarını söyledi. Türkiye’de Üniversiteler ile Belediyeler arasında büyük bir çatışma olduÄŸunu, bunun da kentsel belleÄŸin oluÅŸmasında güçlükler çıkarttığını vurguladı. Kent Müzesi kurarken kaçınılması gereken riskler olduÄŸunu söyledi. Bu risklerden bazılarını; tek bakışlı, tek taraflı, yeknesak olma, çoÄŸulcu anlatımın bulunmaması, bugünkü gerçeklerin unutulması veya dışlanması, geçmiÅŸi ötekileÅŸtirme riski, ucuz turizm amaçlı olması ÅŸeklinde sıraladı. Korhan GümüÅŸ, “Sivil Toplum ve Kent Müzeleri “ adlı konuÅŸmasında ilk Belediyelerin 1857’de kurulduÄŸunu, 1930’lardan sonra Belediyecilikte anlayış deÄŸiÅŸikliÄŸi olduÄŸunu, çok boyutlu kamu fikri oluÅŸtuÄŸunu, kamu hizmetleri evrimleÅŸirken, bu dönüÅŸümün bürokratlardan deÄŸil, sivil toplumdan geldiÄŸini vurguladı. GeçmiÅŸte müzelerin halkı eÄŸitmek için kurulduÄŸunu, ancak bu düÅŸüncenin artık geçmiÅŸte kaldığını belirtti. Güncel sanat ve katılımcılık boyutunun çok önemli olduÄŸunu söyledi.

Sempozyum, Koç Üniversitesi’nden Gül Pulhan’ın “Antalya Kent Müzesi Temel Belgesi”nin maddelerini izleyicilere sunması ve onların görüÅŸlerini almasıyla devam etti.

ODTÜ’den Ayten SavaÅŸ’ın genel bir deÄŸerlendirmesi, izleyicilerin de görüÅŸlerini dile getirmesiyle Sempozyum sona erdi.

Kent Müzesi’nin kuruluÅŸ sürecinde 1990’lı yıllardaki gibi bir ruha ihtiyaç olduÄŸunu düÅŸünüyorum. O nedenle Antalya’da yaÅŸayan, kültür sanatla uÄŸraÅŸanların daha çok bilgi edinebilecekleri, fikirlerini ortaya koyabilecekleri toplantıların düzenlenmesi gerektiÄŸini, bu sorumluluÄŸun da Antalya Kültür Sanat Vakfı’nda olmasını önemsiyorum. Ayrıca, Kent Müzesi’nin oluÅŸmasına ivme kazandıracağını, kentte yaÅŸayanların katılımını saÄŸlayacağını düÅŸündüÄŸüm gönüllülük ruhunun da harekete geçirilmesi gerektiÄŸine inanıyorum.

İmren Çalışkan Tüzün


Etiketler: İmren Çalışkan Tüzün

Åžimdi PaylaÅŸ

0 Yorum

Yorum Yap

CAPTCHA Image 

Benzer Haberler

'Ağaçlar ayakta ölür' galasında iyilik kazandı

Tiyatrokare’nin bu yıl sahneye aldığı ve Nevra Serezli'nin yıllar sonra sahneye döndüren “AÄŸaçlar Ayakta Ölür” oyunu ilk günden bu yana kapalı giÅŸe oynanıyor. Oyunun galası dün gece Sarıyer Belediyesi'ne ait yepyeni bir salonda BoÄŸaziçi Kültür Sanat Merkezi'nde...

Netflix Elif Şafak’ın Aşk kitabının haklarını satın aldı

Netflix, Elif Åžafak’ın AÅŸk adlı kitabının haklarını satın aldığını duyurdu. Biri günümüzde, biri 13. yüzyılda geçen iki hikayeyi bir araya getiren kitap, diziye uyarlanacak.
Netflix, Almanya'nın en büyük kitap fuarlarından biri olan Frankfurt Kitap Fuarı’nda, Elif Åžafa...

Raziye Hanım’ın Biten Hasreti

Raziye Hanım’ın Biten Hasreti


4 yıl önce Best Haber

Raziye ismini aklıma kazıyan bir romandır. Melih Cevdet Anday’ın Raziye adlı romanını ne zaman okuduÄŸumu tam olarak hatırlamıyorum. Fakat, belleÄŸime öyle iÅŸlemiÅŸtir ki bu roman ve kahramanı Raziye’nin hikayesi unutamadığım bir isme dönüÅŸmüÅŸtür.

2005 yılında Raziye Hanım’la tanışÄ...