ki, işe gider, çalışır, yorgun argın eve döneriz. Günlük yaşam içinde üzüldüğümüz, kırıldığımız olaylar, tartışmalarımız, kederlerimiz, küçük sevinçlerimiz, neşelerimiz geçirdiğimiz günün bir parçasıdır. Yaşadığımız, aynı zamanda gözümüzün önünde akıp giden olayların ne kadarı belleğimizde kalır? Hangilerini belleğimiz saklar, hangilerini unutur gideriz. Geçmişe dönüp, birçok şeyi anımsamak istediğimizde zorlanırız genelde.
Osmanlı’da sadece belli bir kesimin eğitim olanağı olduğu için, çoğunluk okuma yazma bilmiyordu. Egemen olan sözlü kültürdü. Bu nedenle yazılı kültür geleneğinin bize bıraktığı fazla bir şey yoktur. Harf Devrimi’yle birlikte Latin Alfabesine geçildi.Böylece 1930’lardan itibaren okur yazar oranı artmaya başladı . İnsanlar kendi dünyalarını ifade etme olanağı buldular.
Bir okur – yazar olarak kendimizi ifade etmenin yollarından biri de günlük tutmaktır.
Günlük yazmak başka bir yaşam kültürü gerektiriyor. Kendi bireysel yaşamımızdan yola çıkarak, çevremizin, kentin, toplumun ve ülkenin sorunlarını gözlemleyerek, yorumlayarak bir deftere yazma isteğimizi yansıtır günlüklerimiz. Bu aynı zamanda bireysel tarihimizi de kapsar.
Günlük yazmak, aynı zamanda edebiyata yakınlaşmayı sağlayan bir unsurdur. Yazmaya yeni başlayanlara önerilebilecek en iyi yoldur.
Günlük yazmak bir anlamda kendi iç dünyamızı ele vermek olduğu için, seçeceğimiz sözcüklere, kuracağımız cümlelere bir kat daha özen göstermemizi gerektiriyor. Bunun sonucu, Türkçemizin olanaklarını daha iyi anlıyor ve keşfediyoruz.
Büyük yazarların, ressamların biyografileri, çoğunlukla günlüklerinden yola çıkılarak kaleme alınıyor. Bu da biyografilere ayrı bir tat katıyor.
Günlük yazmıyorsanız, size onu okumayı ya da yazmayı sevdirecek birçok seçenek var.
Anna Frank’dan, Cemal Süreya’ya; Oğuz Atay’dan, Sylvia Plath’a uzanan geniş yelpazede zaman zaman bir toplumsal ortama ya da sanatsal bir döneme tanıklık edebilirsiniz.
Siz de kendi yaşadıklarınızı, kırgınlıklarınızı, üzüntülerinizi, sevinçlerinizi ve neşenizi kağıda aktarabilirsiniz. Bir süre sonra geriye dönüp gülümseyerek okuyabilirsiniz ve kendi tarihinizi oluşturabilirsiniz.
İmren Çalışkan Tüzün
0 Yorum